Haber

Mahmud Sami Ramazanoğlu ölüm yıl dönümünde anılıyor

Özel içerik

Ömrünün bir asırına yakınını takva, tevazu, hayırseverlik ve hidayetle geçirerek gönüllerimizi kazanan Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi’nin vefatının üzerinden 40 yıl geçti.

Mahmud Sami Ramazanoğlu kimdir?

Adana’da doğdu. Babası Ramazanoğulları olarak bilinen aileden Mücteba Bey, annesi ise Ümmügülsüm Hanımdır. Bunların soyları Ramazanoğullarından Nûreddin Şehîd vasıtasıyla Hâlid bin Velîd -radiyallahu anh-‘a kadar uzanmaktadır.

Ortaokul ve liseyi Adana’da okuduktan sonra İstanbul’a giderek Darülfünun Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Mezun olduktan sonra İstanbul’da askerliğini yaparken Kelâmî Tekkesi patriği Esad Erbîlî’ye bağlandı.

Es’ad Efendi genç Sami’yi yakından takip ediyor:

“-Benim çocuğum! Hastalık nerede ise tedaviye oradan başlamak gerekir. En önemli organımız kalptir… Bu nedenle boş gibi görünen ibadetleri yapmadan önce kalbimizi canlandırmaya başlayacağız. Gönül zikrine önem vereceğiz!” Ve Sami Efendi için yeni bir hayat başlar.

Sami Efendi artık tekkenin genç bir hizmetçisidir. Bahçenin düzeni, ayakkabıların düzeni, ziyaretçilerin düzeni, onlara verilen ikramlar, Pîr Hazretleri’ne gönderilen mektupların cevapları her zaman bu genç müridin sorumluluğundadır.

Locadaki kadim müritler bile ona hayrandır. Çünkü çok az uyur, akşamları yatakları döşer, herkesle birlikte yatar, insanlar uyuduktan sonra sessizce kalkar, yeniden abdest alır, seccadesinin üzerinde uzun süre tespih okuyarak vakit geçirirdi. , analiz, Allah’ın zikri ve meditasyon. Şafaktan önce bahçeden odun getirir ve kazanı yakar; Banyo yapmak isteyenler için sıcak suyun hazır olduğu bilgisini verirdi.

Yolculuğunu tamamlayınca Esad Erbîlî tarafından kendisine Nakşibendi halifeliği verildi (söz konusu izin, ilk baskısı 1922 yılında yayınlanan Erbîlî’nin Mektûbât’ında yer aldığına göre [mektup 134] bu tarihten önce verilmiş olmalıdır). Mahmut Sami Efendi daha sonra Adana’ya yerleşmiş ve birkaç yıl sonra rehberlik faaliyetlerine başlamıştır.

Tekkelerin kapatılması ve dönemin hassasiyeti nedeniyle faaliyetlerini çoğunlukla özel görüşmelerle sürdürdü. El emeği ile çalışarak kazanmaya değer verdiği için bir işyerinin muhasebe defterlerini tutarak geçimini sağlıyordu.

Sami Efendi, bir yandan ticari hayatın merkezi olan İstanbul’un Tahtakale semtindeki bir işyerinde muhasebeyle meşgul olurken, bir yandan da rehberlik hizmetine devam ediyordu.

Onu tanıyanlar bazen işleri için, bazen manevi menfaatler için Anadolu’dan gelerek onu bu işyerinde ziyaret etmişler, büyük değişimler ve bereketlerle memleketlerine dönmüşlerdir.

Sami Efendi Hazretleri bu ziyaretlerini karşılıksız bırakmamış, müsait ve talep gören şehirlere karşılıklı ziyaretler yaparak buralarda ilim, irfan, takva ve hizmet tohumlarını ekmiştir. Zamanla İstanbul ve Anadolu’da özellikle ticaret ve sanayi uzmanları, esnaf ve ilim adamlarından oluşan seçkin bir topluluk oluştu.

Sami Efendi, özel ve genel sohbetleriyle rehberlik hizmetlerine devam etti. Günlük hayatı ya işiyle, işiyle, ibadetiyle, sohbetiyle, hizmetiyle geçmiş, nefesini boşa harcamamıştı.

1946’da hacca gitti. 1950’de Adana Ulu Cami’de vaaz vermeye başladı. 1951’de İstanbul’a gitti ve iki yıl orada kaldı. 1953 yılındaki ikinci hac yolculuğunda Şam’a yerleşmeye karar verdi. Buradaki Türk öğrencilerle Rûḥu’l-beyân ve Mektûbât gibi eserleri okuyarak tasavvuf sohbetleri yaptı. Ertesi yıl Şam’a yerleşme kararından vazgeçerek İstanbul’a döndü.

Erenköy’deki Zihnipaşa Camisi’nde vaaz verirken bir yandan da özel sohbetler yaparak rehberlik görevini sürdürdü. Bu dönemde bir ticari firmanın muhasebe bölümünde çalışarak geçimini sağladı. 1979 yılında ailesiyle birlikte Medine’ye yerleşti ve 12 Şubat 1984’te vefat etti ve Medine’deki Cennetü’l-Baki mezarlığına defnedildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort